Son Dakika
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Borsa İstanbul’un açılışında, yüzde 6 faiz oranını yüksek bulduğunu belirtmesinin ardından gözler gelecek hafta salı günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi.
OLUMLU YANSIMA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) faiz indirim beklentisi, hem de kötü gelen ABD verileri ve Japonya’nın genişlemeci politikaları sonrası tüm global faizlere olumlu yönde yansıyan bir hava oluştu. GBaşbakan Erdoğan’ın açıklamasının ardından piyasalarda TCMB’nin gelecek hafta yapılacak PPK toplantısında politika faizinde indirim beklentisi güçlenirken bu durum yurt içi bono faizlerine de olumlu yansıdı.
Hazine’de bu gelişmeler ışığında nisan ayı borçlanma programını ihalelere gelen güçlü talep ve piyasa beklentilerine paralel getirilerle tamamladı. Geçen hafta açıklanan reel efektif döviz kuru TCMB’nin işaret ettiği kritik seviye olan 120’ye yaklaşırken, ABD doları/TL paritesi de bir haftalık süreçte 1,82 seviyelerinden 1,78 seviyelerine kadar geriledi.
Öte yandan tahvil-bono piyasasında ise gösterge tahvilin bileşik faizi geçen hafta yüzde 6,40 seviyelerini test ettikten sonra bu seviyeden gelen alımların etkisi ile yaklaşık 60 baz puan gerileyerek yüzde 6 seviyesinin altına kadar geriledi.
Uzmanlar, TCMB’nin gelecek hafta salı günü gerçekleştireceği PPK toplantısında, Türkiye ekonomisinde büyümeye ilişkin arzu edilen toparlanmanın gerçekleşmemesi ve TL’deki aşırı değerlenmeyi önlemek için politika faizinde değişikliğe gidebileceğini belirtiyor.
‘İNDİRİM GELEBİLİR’
TCMB’nin 2010 yılı sonundan beri tek bir faiz oranı uygulamadığını belirten Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi, TCMB’nin faiz koridorunun üst bandı, alt bandı, bir haftalık repo faizi olan politika faizi, ihale ile belirlenen aylık borç verme faizi gibi değişik faiz oranları kullandığını söyledi.
TCMB’nin bankacılık sisteminin, kendisinden borçlanma maliyetini ise günlük olarak piyasaya verdiği likiditeyi artırıp azaltmak suretiyle belirleyebildiğini kaydeden Gelberi, “TCMB, 16 Nisan’daki toplantısında TL’deki aşırı değerlenmeyi önlemek için politika faizinde bir indirime gidebilir” dedi.
Gelberi, TCMB’nin likidite politikasında bir değişikliğe gitmeyip, piyasaya verdiği parayı kısmaya devam edebileceğini de kaydederek, “Böylece, politika faizi indirimi yapılmış olmasına rağmen, bankaların TCMB’den borçlanma maliyeti ve gecelik faizler düşmeyebilir” değerlendirmesini yaptı.
KORİDORDA İLAVE İNDİRİMLER OLABİLİR
Odeabank Ekonomik Araştırma Müdürü İnanç Sözer, ikinci kez yatırım yapılabilir kredi notu seviyesine ulaşmak veya Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) önlemleri ile sağlıklı büyüme patikasının güçlenmesi gibi risk primlerini azaltacak bir gelişmenin hayat bulduğu ortamda, TCMB’nin hem politika faizinde hem de faiz koridorunda ilave indirimler yapabileceğini tahmin ettiklerini belirterek sağlıklı büyümeye ulaşabilmek için tüketici kredilerini arz yönlü olarak frenlemeye yönelik makro-ihtiyati politikaların yararlı ve destekleyici olduğunu düşündüklerini ifade etti.
Bu açıdan BDDK’nın tüketici kredilerinde karşılıkları artırmasının, hem daha düşük enflasyon hem daha düşük faiz imkanı sunabileceğini aktaran Sözer, aksi halde TCMB’nin politika faizini indirse bile, makroekonomik riskleri gözetmek adına ortalama fonlama faizini ya mevcut seviyesine yakın seviyelerde veya daha dalgalı bir seyirde tutmak zorunda kalacağını dile getirdi.
ÖNCÜ GÖSTERGELER NEYİ DESTEKLİYOR?
Ata Yatırım Başekonomisti Gülay Elif Girgin ise geçen hafta faiz tarafını olumlu yönde etkileyen çok önemli gelişmenin bir arada yaşandığı bir hafta olduğunu söyledi.
İlk olarak TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın 16 Nisan’da yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizinde bir indirimin gündemde olabileceğine dair güçlü sinyali, Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) beklentilerin bir hayli ötesinde genişlemeci bir varlık alım programını açıklaması ve Başbakan’ın faizin seviyesine yönelik yaptığı açıklamaların faizde bir ralli yaşanmasına sebep olduğuna dikkati çeken Girgin, gelecek döneme ilişkin olarak özellikle küresel finansal görünümün finansal stabilite anlamında Türk lirasına etkisinin oldukça fazla olduğunu ifade etti.
Bu anlamda BOJ’un cesur adımlarının yanı sıra yurt dışı datalarda güçlü toparlanma sinyallerinin olmamasının düşük faiz ortamının devam edeceğine yönelik beklentileri güçlendirdiğini vurgulayan Girgin, ek olarak Türkiye ekonomisinde şimdiye kadar açıklanan öncü göstergelerin beklenildiği kadar güçlü gelmemesinin de bu anlamda düşük faiz politikasını destekler nitelikte olduğunu ifade etti.
Tüm bu gelişmeler gözönüne alındığında 16 Nisan’daki PPK toplantısında politika faizinde bir indirim öngördüklerini aktaran Girgin, “Küresel risk iştahındaki gelişmelerin TCMB tarafından algılanış biçiminin ifadesi olan üst bantta da bir indirim olasılığını gözardı etmemekteyiz” dedi.
MAKUL BİR HAREKET Mİ?
Trusted Sources Türkiye Ekonomisti Şevin Ekinci ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 6 faizi yüksek bulduğunu söylediğini belirterek, “Neye göre yüksek bulduğunu açıklasaydı, sadece yüzde 6 faizi yüksek buluyorum demekle ne demek istedi bunu açıklasaydı daha iyi olurdu” dedi.
Türkiye’nin büyümesinin, enflasyonunun, risk priminin belli olduğunu ve faizlerin buna göre seyir aldığını ifade eden Ekinci, ülkenin riski (bunun içine her türlü risk dahil politik, ekonomik, sosyal vs) yüksek olduğu sürece faizlerin yüksek seyretmeye devam edeceğini söyledi.
Ekinci şunları kaydetti: ”Başbakan’ın yüzde 6 derken sanırım piyasadaki faizlerden bahsetti çünkü zaten halihazırda politika faizi yüzde 5,5. Eğer ikincil piyasadaki faizlerden bahsediyorsa dediğim gibi bunun içinde ülke risk primi de var. Merkez Bankası’nın mevcut koşullar içinde yapacağı bellidir. Zaten geçen ay ki toplantısında bir miktar sıkılaştırma yönünde karar aldığından piyasada faizler yükseldi.”
2012 yılında büyüme tarafında yavaşlamanın aşikar olduğunu 2013 yılı birinci çeyrek büyüme rakamının da çok iç açıcı olmayacağını kaydeden Ekinci, “Sanayi üretim rakamı Şubat ayı için açıklandı sadece yüzde 1,6 gibi düşük bir yıllık artış gösterdi. Şimdi büyüme tarafında yavaş seyreden görünüme karşı faizlerde bir miktar indirime gidilmesi makul hareket olacaktır.”
Kaynak: AA
BENZER HABERLER